Yapay Anlayış (AI) Gelecekte İnsan Psikolojisini Nasıl Etkileyecek?

Yapay Anlayışın (AI) gelecekteki insan psikolojisi üzerindeki etkisi karmaşık ve çok yönlü bir konudur. İnsanları hem olumlu hem olumsuz etkileyen yönleri vardır.

1. İşten Çıkarılma ve Ekonomik Değişimler:

    – Otomasyon ve yapay anlayış, belirli endüstrilerde işlerin yerinden edilmesine yol açarak potansiyel olarak ekonomik değişimlere ve iş piyasasında değişikliklere neden olabilir. Bu, psikolojik strese, kaygıya ve bireylerin uyum sağlama ve yeni beceriler edinme ihtiyacına yol açabilir.

2. Sosyal Etkileşimdeki Değişiklikler:

    – Yapay anlayış destekli iletişim araçlarının, sosyal medyanın ve sanal asistanların yükselişi, insanların sosyal etkileşimlerinin doğasını değiştirebilir. İnsanlar yeni sosyal normlar, iletişim tarzları ve beklentiler geliştirerek kişilerarası ilişkileri etkileyebilir ve potansiyel olarak psikolojik refahı etkileyebilir.

3. Etik ve Ahlaki Hususlar:

    – Karar verme algoritmaları ve otonom sistemler gibi yapay anlayışın etik sonuçları ahlaki ikilemlere yol açabilir ve insan psikolojisini etkileyebilir. Yapay anlayış sistemlerinde önyargı, hesap verebilirlik ve şeffaflıkla ilgili sorunlar, bireylerin teknolojiye ve kurumlara olan güvenlerini yeniden değerlendirmesine neden olabilir.

4. Bilişsel Yeteneklerin Arttırılması:

    – Yapay anlayış, beyin-makine arayüzleri ve bilişsel güçlendirme gibi araçlar aracılığıyla insanın bilişsel yeteneklerini geliştirme potansiyeline sahiptir. Bu, insanların anlayışı, hafızayı ve problem çözmeyi algılama biçiminde değişikliklere yol açarak, öz saygıyı ve kişisel yetenek kavramlarını etkileyebilir.

5. Gizlilik Kaygıları:

    – Yapay anlayış sistemleri tarafından gözetim ve veri toplamanın arttırılması gizlilikle ilgili endişeleri artırabilir. Bu farkındalık, insan davranışını etkileyebilir, karar alma süreçlerinin değişmesine yol açabilir ve kişisel bilgiler üzerinde algılanan kontrol kaybı nedeniyle potansiyel olarak psikolojik refahı etkileyebilir.

6. İnsan-Makine İş birliği:

    – Yapay anlayış günlük hayata daha fazla entegre oldukça insanların makinelerle daha yakın iş birliği yapması gerekebilir. Bu, ekip çalışması dinamiklerini, liderlik yapılarını ve bireysel rolleri etkileyerek iş tatmini ve profesyonel kimlik gibi psikolojik yönleri etkileyebilir.

7. Eğitim ve Öğrenme Modelleri:

    – Kişiselleştirilmiş öğrenme platformları gibi eğitimdeki yapay anlayış, bireylerin bilgi edinme biçimini değiştirebilir. Sürekli öğrenme ve uyum ihtiyacı, motivasyon, öğrenme stilleri ve eğitime yönelik tutumlar gibi psikolojik yönleri etkileyebilir.

8. Yapay Anlayışa Bağımlılık:

    – Karar verme, problem çözme ve bilgi alma konusunda yapay anlayışa artan güven, bireysel özerkliği ve öz yeterliliği etkileyebilir. İnsanlar teknolojiye bağımlı bir ortamla karşılaştıklarında farklı başa çıkma mekanizmaları ve psikolojik tepkiler geliştirebilirler.

9. Yapay Anlayış ile Duygusal Etkileşim:

    – Yapay anlayış sistemleri daha karmaşık hale geldikçe insan duygularını anlayacak ve bunlara yanıt verecek şekilde tasarlanabilir. Bu, insanların makinelerle kurduğu duygusal bağı etkileyebilir ve potansiyel olarak psikolojik refahı ve sosyal davranışı etkileyebilir.

10. Varoluşsal ve Felsefi Sorular:

     – Son derece gelişmiş yapay anlayışın gelişimi, bilincin doğası, kişisel farkındalık ve insan olmanın tanımı hakkında varoluşsal ve felsefi soruları gündeme getirebilir. Bu düşüncelerin insan psikolojisi üzerinde derin etkileri olabilir, kimlik ve amaç hakkındaki bakış açılarını etkileyebilir.

Özetle, yapay anlayışın insan psikolojisi üzerindeki etkisinin önemli ve çeşitli olması muhtemeldir; iş, sosyal etkileşimler, etik, biliş, mahremiyet, eğitim ve daha pek çok konuya değinmektedir. Yapay anlayış gelişmeye devam ettikçe araştırmacıların, politika yapıcıların ve bir bütün olarak toplumun, yapay anlayışın insan yaşamına olumlu ve psikolojik açıdan sağlıklı bir şekilde entegre olmasını sağlamak için bu değişiklikleri ele alması gerekecektir.

Kişiselleştirilmiş Tıp Nedir?

Kişiselleştirilmiş Tıp Nedir?

Her insan fiziki görünüş ve özellikleri ile birbirine benzerlik gösterse de genetik, biyolojik çeşitlilik bakımından birbirleri ile arasında farklılıklar içerir. Sahip olunan genetik varyosyonlar nedeniyle herkese aynı tedaviyi, aynı dozda uygulamak doğru değildir. Kişiselleştirilmiş tıp da bu noktada önemli rol oynamaktadır. Kişiselleştirilmiş tıp; kişinin genetik yapısı, gen dizilimleri ve fiziksel-biyolojik özellikleri dikkate alınarak doğru tanı, doğru zamanda konularak kişiye uygun tedavinin doğru dozda uygulanmasıdır.

Kanser türleri için yatkınlık geni olduğu bilinen 27 farklı gen vardır. (ATM, BRCA1, BRCA2, CDH1, CHEK2, NBN, PALB2, RAD51C, RAD51D, TP53, APC, BARD1, BRIP1, EPCAM, FAM175A, MLH1, MRE11A, MSH2, MSH6, MUTYH, PIK3CA, PMS2, PMS2CL, PTEN, RAD50, STK11, XRCC2). Kişiselleştirilmiş tıp yeni nesil dizileme teknolojisi kullanılarak bu genler ile ilişkilendirilmiş mutasyon analizi yapılması ve tanı, prognoz , tedavi vb süreçlerde daha doğru kararlar alıp en etkili tedavi uygulaması hedeflenmektedir. Kısacası “Kişileştirilmiş Tıp” kişiyi en doğru şekilde anlayıp, en uygun tedaviyi uygulamayı amaçlamaktadır.